AŞK KONUSUNUN ROKOKO SANATINDAKİ YANSIMALARI

Özet

Aşk ruhun en büyük gıdasıdır denir ama çoğu insan bu güzel duyguyu yaşamadan dünyadan göçmüştür. Sokrates, Eflatun gibi birçok düşünür aşk üzerine güzel sözler söylemiştir. Aşkın insan soyunun devam edebilmesi için kurulan bir tuzak olduğunu düşünen, daha katı bir bakış açısına sahip felsefeciler de vardır. Psikoloji alanındaki bilim insanları aşkın geçici bir duygu yoğunluğu olduğunu ve sonunda ya sevgiye ya da nefrete dönüştüğünü düşünmektedirler. Kişiye göre değişkendir aşk. Her ruh farklı yaşar onu. İslam tasavvufunda, Hristiyanlık inancında, Brahma dininde farklı farklı karşılıkları olsa da her inanç biçimi özgü ile bahseder aşktan. İslam Tasavvufuna göre tanrıya duyulan aşktır ve herkesin ulaşamayacağı yüce bir duygudur, Hristiyanlıkta erdem ile bir tutulur, Brahma inancında tanrıda yok olmaktır. Böylesine yoğun ve yüce bir duygu sanata da layıkıyla yansımıştır. Antik dönem sanatından günümüze birçok sanat biçimine konu olmuştur aşk. Her dönemde farklı bir algı oluşmuştur. Kimi dönemlerde mitolojik tanrılar üzerinden vurgulanırken başkalarında sıradan insanların aşkı konu edilmiştir. Romantik aşk sahnelerinin en yoğun betimlendiği sanat akımı ise Rokoko’dur. 18. Yüzyılın başında başlayıp yüzyılın sonuna varamadan gözden düşmüş bir sanat akımıdır.  Tenha bir bahçe ya da kuytu bir orman gibi pastoral manzaralar eşliğinde cilveleşen, romantik çiftlerin çiçeklerle bezenmiş aşk oyunlarının sahne aldığı neşeli resimler görülür Rokoko’da.  Işığı ve renkleri ustaca kullanan Rokoko sanatçıları, çağdaşları tarafından utanmazlıkla suçlanmışlar hatta bazıları aforoz edilmişlerdir. Yine de muhteşem aşk çizgilerini Fransız İhtilali başlayıp da Rokoko akımı sona erene dek asla bozmamışlardır. Aşkı antik dönem ya da Rönesans sanatçıları gibi mitolojik öykülerin kudretli tanrıları üzerinden anlatmak yerine fakir ya da orta sınıf insanların mutlu ve romantik anlarını betimleyerek anlatmışlardır. Sonuç olarak Rokoko sanatçılarının tüm sanat tarihi içerisinde romantik ve neşeli aşk konularını bu kadar istikrarlı bir şekilde ele alan, gelmiş geçmiş en duygusal ve en mutlu sahneleri oluşturarak bugünün insanının aşk algısına rehber olan ressamlar olduğu ortaya konulmuştur.