https://socratesjournal.org/index.php/pub/issue/feed Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches 2025-09-28T11:51:13+03:00 Editör socratesdergisi@gmail.com Open Journal Systems <p>Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches, Akademik Paylaşım Platformu Eğitim Ltd. Şti. kapsamında, Akademik Paylaşım Platformu Yayınevi tarafından yayınlanan açık erişimli, hakemli, uluslararası bir dergidir.</p> <p>2014 yılından bu yana yayın yapan ve dünya genelinde birçok akademisyeni bir araya getiren bu platform, disiplinler arası bir buluşma noktasıdır.</p> <p>Temel amacımız uluslararası akademisyenlere entelektüel bir platform sağlamaktır. Antropolojiden ekonomiye, dilbilimden sanat tarihine, beşeri ve sosyal bilimlerdeki öncü çalışmaları ile; sosyolojiden psikolojiye, halkla ilişkilerden uluslararası ilişkilere, kriminolojiden kadın çalışmalarına kadar geniş bir yelpazede, derinlemesine inceleme ve çeşitlilik sunarak bu zengin içeriklerin uluslararası arenada öne çıkmasını sağlıyoruz. </p> <p>Orijinal makalelerden teknik notlara, kapsamlı vaka çalışmalarından kitap incelemelerine kadar Socrates Journal, çeşitli yayın türleriyle bilgi paylaşımını desteklemektedir.</p> <p>Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches editörleri olarak, sizlerin kıymetli çalışmalarına ev sahipliği yapmaktan ve akademik yolculuğunuzda sizlere destek olmaktan onur duyarız.</p> https://socratesjournal.org/index.php/pub/article/view/598 YAŞAM ALANI OLARAK HAYVAN BARINAKLARININ KONYA YEREL BASININDA SUNUMU 2025-09-20T12:16:12+03:00 Evren ATCI yusufmoon@hotmail.com <p>Kamuoyunda sık sık gündeme gelen başıboş sokak hayvanları sorununa gerek ilçe gerekse büyükşehir belediyeleri Türkiye genelinde çözümler aramaktadır. Sahipsiz sokak hayvanları sorununa yönelik gerek hukuk alanında gerekse kamu yönetimi alanları başta olmak üzere özellikle sosyal bilimler alanında konunun farklı yönlerini ele alan birçok çalışma gerçekleştirilmiştir. Sahipsiz sokak hayvanlarına yönelik Konya’nın Meram İlçesinde hayata geçirilen “Sahipsiz Hayvan Doğal Yaşam Alanı” bu çalışmada Konya’da yayın hayatına devam eden yerel gazetelerde sunumu üzerinden ele alınmıştır. Haberlerde sahipsiz hayvan sorunun çözümünde insancıl bir bakış açısı olarak kamu otoritesi tarafından ortaya konan “Doğal yaşam alanlarının “Konya ili özelinde yerel gazetelerde nasıl sunulduğu, sorunun ortaya konulmasında ve çözüm önerilerinde kullanılan dil ve söylemsel yapılar Teun Van Dijk’ın toplumdaki güç iktidar ilişkilerini ortaya koymada etkili bir yöntem olarak ifade ettiği söylem analizi yöntemi ile ele alınarak çözümlenmiştir. Çalışmada haberde oluşturulan söylemin haber başlıkları ve haber temaları üzerinden makro yapıların yanı sıra haberde kullanılan kelime seçimleri ve dizimleri başta olmak üzere haberde kullanılan etken ve edilgen yapılar üzerinden yeniden üretildiği görülmüştür. Çalışmada yer alan haberlerde hayata geçirilen Doğal yaşam alanı insancıl bir çözüm olarak okuyucuya aktarılarak haberde makro düzeyde başlıklar, haber girişleri ve ara başlıklar üzerinden anlam oluşturulmuş. Mikro düzeyde ise kelime seçimleri söz dizimleri etken ve edilgen yapıların kullanımı ile haberdeki makro yapı unsurları desteklenmiştir. Çalışmanın sınırlılıkları anlamında çalışma sadece Konya ilinde 16 Nisan 2025 Günü yayınlanan basılı gazetelerle sınırlı tutulmuş şehirde yayın yapan internet haber siteleri ve ulusal basın kapsam dışı bırakılmıştır. İncelenen yerel gazetelerde konu ile ilgili eleştirel bir ifadeye rastlanılmazken gazeteler konuyu halk sağlığı yönünden koruyucu bakış açısıyla ele aldığı sonucuna ulaşılmıştır. Haberlerde hayvanlar direk toplumsal tehdit olarak okuyucu ile paylaşılırken, haberlerin söylemleri aracılığıyla hayvanlara bakış açısından insancıl ifadelerle okuyucuya aktarıldığı gözlemlenmiştir.</p> 2025-09-23T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches https://socratesjournal.org/index.php/pub/article/view/580 DİJİTAL YERLİLERDE CHATGPT’NİN KULLANIM ALANLARI VE CHATGPT BAĞIMLILIĞI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA 2025-07-20T15:21:23+03:00 Haydar Kerem HOŞGÖR haydar.hosgor@usak.edu.tr Hacer GÜNGÖRDÜ hacer.gungordu@usak.edu.tr <p>Bu çalışmada, dijital yerlileri temsil eden üniversite öğrencilerinin ChatGPT’yi hangi amaçlar için kullandıkları, ChatGPT bağımlılık düzeylerinin saptanması ve katılımcıların tanımlayıcı nitelikleri ile bu bağımlılık düzeyi arasında anlamlı farklılıklar olup olmadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Kesitsel türdeki bu çalışmanın örneklem grubunu 2024-2025 eğitim-öğretim döneminde bir devlet üniversitesinin Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı’nda okumakta olan ve daha önce ChatGPT’yi herhangi bir amaç için kullanmış olan 118 ön lisans öğrencileri oluşturmaktadır. Tanımlayıcı istatistiklere ek olarak t-testi, ANOVA testi ve doğrulayıcı faktör analizinin kullanıldığı bu çalışmanın verilerinin analizi için IBM SPSS V.26 ve IBM AMOS V. 23 programları kullanılmıştır. Dijital yerlilerin %27’sinin ChatGPT’yi 1 yıldan fazla süredir kullandığı, yalnızca %3’ünün ChatGPT’nin ücretli versiyonunu kullanmayı tercih ettiği, %74’ünün ise ChatGPT tarafından sunulan hizmetlerden memnun kaldığı tespit edilmiştir. Dijital yerlilerin %70,4’ünün ChatGPT’yi ödev hazırlama, ders çalışma, sınavlara yönelik hazırlık gibi genel olarak eğitim amaçlı kullandıkları ortaya konulmuştur. Öğrencilerin ortalamanın altında (21,5±7,9) bir ChatGPT bağımlılığı düzeyinde oldukları belirlenmiştir. İkinci sınıfta okuyan ve ChatGPT’nin hizmetlerinden memnun olduğunu belirten öğrencilerin istatistiki açıdan anlamlı derecede daha yüksek bir ChatGPT bağımlılığı düzeyine sahip oldukları saptanmıştır (p&lt;0,05). Sonuç olarak, öğrencilerin ChatGPT bağımlılık düzeyleri ortalamanın altında olsa da, bazı ifadelerde zihinsel meşguliyetin dikkat çektiği görülmüştür. Sınıf düzeyi ve ChatGPT kullanım memnuniyeti değişkenleri haricinde anlamlı fark bulunmaması, bağımlılık düzeylerinin daha çok kullanım amacı ve davranışsal faktörlerle ilişkili olabileceğine işaret etmektedir.</p> 2025-09-23T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches https://socratesjournal.org/index.php/pub/article/view/592 GASTRONOMİ TURİZMİNİN GELİŞMESİNDE FESTİVALLER: ERZURUM KAHVALTI FESTİVALİ ÖRNEĞİ 2025-09-23T11:59:53+03:00 Erkan DENK erkan.denk@atauni.edu.tr Yener OĞAN oganyener@gmail.com Mehmet Fatih IŞIK mfatih.isik@harran.edu.tr <p>Bu çalışma, Erzurum Kahvaltı Festivali adıyla düzenlenen etkinliğin gastronomik unsurlarını tespit ederek gastronomi turizminin gelişmesinde festivallerin önemini ortaya koymaktadır. İlgili literatür incelendiğinde Erzurum Kahvaltısı özelinde bilimsel bir çalışmaya rastlanılmamaktadır. Dolayısıyla çalışma, yörenin önemli gastronomik bir değeri olan Erzurum kahvaltısının hem tanıtımı ve pazarlanması hem de literatüre katkı sağlaması açısından önem arz etmektedir. Bu doğrultuda çalışma, nitel araştırma yöntemine uygun olarak tasarlanmıştır. Çalışma verilerinin toplanmasında birincil ve ikincil kaynaklardan yararlanılmıştır. Bu kapsamda öncelikle doküman incelemesi yapılmış ardından Erzurum Kahvaltı festivaline katılım sağlanarak gözlem ve görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca veriler Erzurum Kahvaltı Festivalinde sunulan ürünlere ait görsellerle de desteklenmektedir. Bu kapsamda elde edilen verilerin içerik analizleri sonucunda Erzurum kahvaltısının yörede önemli bir gastronomik değer taşıdığı tespit edilmesinin yanı sıra kahvaltı ürünlerinin büyük bir bölümünün coğrafi işaretli ürünler olduğu görülmekte ve Erzurum Kahvaltısı adı altında hizmet veren işletmelerde bu ürünlerin çoğu servis edilmektedir. Dolayısıyla Erzurum kahvaltısı, coğrafi işaret tescili almış birçok ürün çeşitliliği ile dikkat çekmektedir. Sonuç olarak Erzurum Kahvaltısı yörede önemli bir gastronomik üründür ve ziyaretçilere yörenin eşsiz kahvaltılık lezzetlerini tek bir öğünde zengin çeşitlilikle deneyimleme fırsatı sunmaktadır. Erzurum Kahvaltı Festivali olarak düzenlenen kahvaltı öğününde Erzurum yöresinin ürün çeşitliliğini de gözler önüne serilmektedir. Bu bağlamda yörenin önemli bir gastronomik değeri olan Erzurum Kahvaltısı ile ilgili coğrafi işaret tescilinin alınması ile bu değer özgün bir gastronomik kimlik kazanabilir.</p> 2025-09-23T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches https://socratesjournal.org/index.php/pub/article/view/595 İNANÇ TURİZMİ İLE İKTİSADİ BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN ANALİZLERİ 2025-09-23T10:35:26+03:00 Levent AKSU leventaksu71@hotmail.com <p>İnanç turizmi, bireylerin kutsal mekânları ziyaret etme, dini ritüellere katılma ve dini değerleri deneyimleme amaçlı seyahatlerini kapsamaktadır. Son yıllarda turizm literatüründe yalnızca sosyo-kültürel değil aynı zamanda gelir bağlamında iktisadi bir araç olarak da ele alınmaktadır. Çalışmanın girişinde, inanç turizminin dış gelir yaratma, istihdam ve bölgesel kalkınmayı destekleme kanallarıyla iktisadi büyümeye katkısı vurgulanmaktadır. Harcama, yatırım ve gelir çoğaltan mekanizmaları yoluyla makroekonomik yapı üzerinde etkili olmaktadır. Ayrıca Türkiye özelinde kutsal merkezlerin ve destinasyonların toplumsal ekonomik yapı, üretim tedarik sistemi ve katma değer yöntemleriyle önemi ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, turizmin ödemeler dengesi üzerindeki pozitif katkısı ve döviz darboğazlarını yumuşatma rolü özellikle gelişmekte olan ülkeler için çok önemlidir.</p> <p>Değişkenler arasındaki ilişkinin niteliğini belirlemek için kullanılan ekonometrik testlerin yöntem analizinde, 2000-2024 döneminde “inanç merkezlerinin yoğun olduğu” sekiz ülke için panel veri seti oluşturulmuştur. Bağımlı değişken GSMH; bağımsız değişkenler büyüme oranı, nüfus, kişi başına gelir, turizm geliri, gelen turist sayısı ve turizm gelirinin ihracata oranıdır. Toplam 200 gözlem ile panel nedensellik ve eşbütünleşme testleri uygulanmıştır. Panel Granger test sonuçlarına göre, turizm geliri ile GSMH arasında çift yönlü nedensellik gözlenmiştir. Bu durum hem turizmin ekonomik büyümeyi etkilediğini hem de büyümenin turizm talebini artırdığını göstermektedir. Serilerde I (1) düzeyinde durağanlık bulgusu tespit edilmiştir. Ekonometrik sonuçlar; (i) kısa ve uzun dönem Granger nedensellik testlerinde turizm gelirleri ↔ iktisadî büyüme/GSMH arasında çift yönlü nedenselliği bulgulanmıştır. Bu durum, turizmin iktisadi büyümeyi tetiklediğini ve büyümenin turizm talebini artırdığını gösterir. (ii) katsayı büyüklüklerinin ekonomik anlamlılığı göstermektedir; (iii) turizmin ihracat içindeki payının büyüme üzerindeki yüksek marjinal etkisini göstermektedir. Özetle, büyümede 1 birimlik artış GSMH yüzdesini ≈%7,29 artırmakta iken; kişi başına gelirdeki 1 birimlik artış GSMH yüzdesini ≈%7,01 artırmaktadır, turist sayısındaki 1 birimlik artış GSMH yüzdesini ≈%5,9 yükseltmektedir. Turizm gelirindeki 1 birimlik artış GSMH yüzdesini ≈%5,5 oranında artırmakta iken ve turizmin ihracat oranındaki 1 birimlik artış ≈%16,5 GSMH artışına neden olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgular, turizm yönlü büyüme hipotezini destekler niteliktedir.</p> <p>Ekonomi-Politika çıkarımları üç başlıkta ele almak mümkündür: (1) Talep tarafı-markalaşma, rota-ürün çeşitlendirme, sezon-dışı paketler, seyahat kolaylıklarını kapsarken, (2) Arz tarafı-altyapı, konaklama ve ulaşım bağlantılarında kalite standardizasyonu, rehberlik-güvenlik-kalabalık yönetimini kapsamaktadır. (3) Yönetişim-kültürel mirasın korunması, yerel istihdam ve KOBİ entegrasyonu, veri izleme ve etki analizlerinin sürdürülebilirliği önem arz etmektedir. Bu başlıklar, Türkiye’de payı düşük kalan inanç turizminin toplam turizmdeki katma değerini artırarak, iktisadi büyüme üzerinde kaldıraç etkisi yapabileceği görülebilmektedir.</p> 2025-09-23T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches https://socratesjournal.org/index.php/pub/article/view/593 ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİNDE TÜRKİYEYE GÖÇ VE İSKAN HAREKETLERİ MAKEDONYA ÖRNEĞİ 2025-09-23T15:40:26+03:00 Recep ÇELİK reyting.35@gmail.com Mustafa Edip ÇELİK medipcelik@hotmail.com <p>Göç daha iyi hayat şartlarda yaşama güdüsünden ileri gelen ve tarihin her dönemine damgasını vuran bir eylemdir. Göç eylemleri içerisinde önem arz eden Balkan coğrafyası, geçmişten bu güne popülaritesini koruyan ve egemenlik mücadelelerine sahne olan önemli bir coğrafyadır. Persler, Makedonlar, Romanlılar, Bizanslılar, Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Sırplar ve Türklerin hâkim olduğu bu coğrafya, tarihin her döneminde canlılığını korumuştur. Bölgenin Türk hâkimiyeti, İtil Bulgarlarına dayansa da en görkemli dönemi Osmanlı Devleti zamanında yaşanmıştır. 13 yy da bölgeye hakim olan Osmanlı Devleti, beş asır boyunca bu topraklarda hâkimiyetini sürdürmüştür. Ancak 18 ve 19. Yüzyıllarda meydana gelen gelişmeler Osmanlı devletinin hâkimiyetini kırmış ve bölgeden çekilmek zorunda kalınmıştır. Bu geri çekilme 93 harbi ile başlamış ve 1. Dünya savasının sonuna kadar Balkan topraklarında hızla Türk nüfusunda düşüş gözlenmiştir. Osmanlı Devleti’nin yıkılışı ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlının hem devamı hem mirasçısı olmuştur. Osmanlı Devletinden miras alınan göç kavramı Cumhuriyet Döneminde de düstur edinilmiştir. Nitekim Cumhuriyet Döneminin gündemini de uzunca bir süre meşgul eden göçlerin ekseriyeti Balkan coğrafyasından gerçekleşmiştir. Konumuz özelinde meydana gelen Makedonya’dan gerçekleşen göçler, üç ana dönemde incelenmektedir: 1923-1933, 1934-1935 ve 1936-1938 olarak Türk ve Dünya tarihinde yerini almıştır. Bu çalışma Makedonya’dan Türkiye’ye göç, iskan ve nüfusun hareketlerinin sayısal verileri ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır.</p> 2025-09-23T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches https://socratesjournal.org/index.php/pub/article/view/599 İZLEYİCİNİN BAKIŞINDAN İSPANYOL RESİM SANATI ÖRNEKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 2025-09-23T17:13:13+03:00 Tuncay Murat ATAL tmatal@nku.edu.tr <p>Bakışın tarihine, batılı kanonlar ile şekillendirilmiş tarihsel dizgede düz çizgisel bir sanat anlayışının örneklem dünyasından bakıldığında, ilksel zamanlardan itibaren tanrılar ve krallar arasında yer değiştiren güç ve otorite için pozisyon almış tek merkezli ve eril bir bakışın estetik tarihinden söz edilmektedir. Bütün bu nedenle günümüz izleyicisinde oluşan palimpsestik bakış katmanları, çok uzun tarihsel bir sürecin irili, ufaklı ve kayıtlı ya da anonim izlerini taşımaktadır. Bu makalenin özelindeki izleyicinin varoluşunun başlangıcı, daha çok sanatın, sanatçının ve birey olarak izleyicinin özerkleştiği 18. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Yanı sıra izleyicinin bakışının daha çok kayıt dışı izlerini taşıyan ve izleyicinin bakışını arşiv dışı bir estetik alana yönlendirmeye çalışan araştırma ve inceleme boyutundan söz edilmektedir. Özellikle antikitenin anlam dünyasından beslenen ve antik çağ estetiğinin terminolojisi üzerinden şekillenen bakışın estetik tarihi, sanatın, sanatçının ve birey olarak izleyicinin 18. yüzyılla tarihlendirilen özerkliği ile değişim göstermektedir. Antik zamanlardan 20. yüzyıla, dolayısıyla da günümüze uzanan bakışın bu uzun soluklu serüveninde izleyicinin bakışı gibi seyir noktası da değişmiştir. Bu makalede izleyicinin bakışı özelinde değişen duyumsama süreçlerinin izleri ve sanat, sanatçı, sanat üretimi, izleyici arasında şekillenen estetik süreçlerin izleri, çoğunluğu Prado Müzesi Koleksiyonunda bulunan tarihsel örnekler üzerinden karşılaştırma yöntemi ile ele alınacaktır. Bu makale boyunca izleyicinin zihninin palimpsestik katmanlarındaki estetik duyumsamanın resmin karşısında nasıl pozisyon aldığı ile resmin estetik olarak izleyici tarafından duyumsandığı ve izleyicinin bakışından resmin palimpsestik katmanlarında yeniden varedildiği üzerine bulgular ortaya konulmaya çalışılmıştır.</p> 2025-09-23T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches https://socratesjournal.org/index.php/pub/article/view/597 MODA TASARIMINI ANLAMAK: “21. YÜZYILDA TEORİDEN PRATİĞE DEĞİŞEN PARADİGMALAR VE TEMSİL BİÇİMLERİ” 2025-09-23T17:28:26+03:00 Vildan TOK DERECİ vildantokster@gmail.com <p>Moda, sosyal bir olgu olarak görünür olduğu günden itibaren anlaşılmaya ve tanımlanmaya çalışılan, sürekli yenilenerek değişimi temsil eden, tarihsel süreçte teori ve pratik arasında kapsamı ve temsilleri çeşitlenen bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Kuramsal çalışmalar, kavramı sosyal bilimlerin bilgi kümeleriyle ilişkisi üzerinden araştırırken, tasarım pratiği, yaratıcılık bileşenleri, tasarım süreç ilkeleri, metodolojisi ve nesneleri içeren bir çerçeveye oturtma eğilimindedir. Güncel olan ile anılan kavram, zaman zaman sanatın söylemlerini, son yüzyılda daha çok teknolojinin dili ve terimlerini kullanarak gelişen yeni bir termineloji ile endüstriyi de içine alan kapsamlı bir döngüde çok katmanlı bir yapıya dönüşmüştür. Modayı tanımlama çalışmaları, sosyal bilimlerin konularına dayandırılarak ve sanat-tasarım-teknoloji alanlarının görünür vitrini rolünde açıklandığında kendine özgü felsefik bir çerçeve oluşturması zorlaşmıştır. Bu çalışma, “Moda Tasarımını Anlamak: 21. Yüzyılda Teoriden Pratiğe Değişen Paradigmalar ve Temsil Biçimleri” başlığı altında, moda endüstrisinin güncel dönüşümünü teori-pratik-temsiliyet üçgeninde ele almayı amaçlamaktadır. Elde edilen sonuçlarda en görünür madde, günümüz moda endüstrisinde baskın olan hızlı moda sisteminin (hız, ölçek, erişim) çevresel ve toplumsal maliyetleri artırdığını; buna karşın yavaş moda ve döngüsel ekonomi yaklaşımlarının, tasarımın erken aşama kararlarında ürün ömrünü uzatma, atık azaltma ve kültürel değerlerin korunması açısından güçlü çözümler sunduğunu ortaya koymaktadır. Malzeme alanındaki yenilikler, yeşil kimya, kenevir lifi, selülozik lif yenileme vb. ile sıfır atık kalıp stratejileri ve modüler tasarım modelleri, estetikle çevresel faydanın birlikte mümkün olabileceğini göstermektedir. Teknolojik dönüşüm ise, özellikle endüstriyel süreçlerde RFID ve izlenebilirlik sistemleri, 3B dijital tasarım, sanal prototipleme ve blockchain uygulamaları aracılığıyla moda üretim ve temsil süreçlerini yeniden tanımlamaktadır. Eğitim alanındaki yeni eğilimler, sürdürülebilir tasarım pedagojisi; problem/atölye tabanlı öğrenme ve disiplinlerarası modüller sayesinde güçlendirilmekte, böylece öğrencilerin yaşam döngüsü odaklı düşünme ve karar alma yetkinliklerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Çalışma aynı zamanda, kültürel sürdürülebilirlik ve yerel zanaatkârlığın etik lüks söylemini ve köken anlatısını pekiştirdiğini; moda gösterilerinin ve mekânsal temsil/anlatı kurgularının markaların kültürel meşruiyetini artıran önemli araçlar haline geldiğini vurgulamaktadır. Bununla birlikte tüketici davranışları boyutunda söylem–eylem boşluğu dikkat çekmekte, sürdürülebilirlik bilincinin yükselmesine karşın, satın alma pratiklerinde hızlı modanın hâlâ baskın olduğu görülmektedir. Sonuç olarak, 21. yüzyılda moda tasarımını anlamak, estetik, işlevsel, etik, kültürel, küresel bir çözümlemeyi gerektiren çok disiplinli ilişki haritasını anlama eğiliminde bir yaklaşımı gerektirmektedir. Moda; malzeme, süreç, temsiliyet, iletişim zincirini birlikte gören, tasarımcının merkezde konumlandığı bütüncül bir tasarım yönetişimi yaklaşımı ile kavranmalıdır. Bu çalışma, moda tasarımına net bir çerçeve çizmenin ötesinde, değişimi analiz edebilen, değişen rollere vurgu yapan, teoriden pratiğe değişen döngünün kapsamını okuyabilen bir yaklaşımla, tasarımcılar, moda araştırmacıları ve eğitimciler için güncel bir veri oluşturmayı amaçlamaktadır.</p> 2025-09-23T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches https://socratesjournal.org/index.php/pub/article/view/600 EĞİTİMDE ALGORİTMİK KÜLTÜRÜN ROLÜ ÜZERİNE ANALİZ: DUOLİNGO ÖRNEĞİ 2025-09-28T11:51:13+03:00 Zuhal SÖNMEZER zuhalbayhan@hotmail.com Bahar AYHAN BALCIOĞLU baharayhanbalcioglu@gmail.com <p style="text-align: justify; text-indent: 35.45pt; margin: 3.0pt 0cm 6.0pt 0cm;"><span lang="EN-US" style="color: #1b1c1d;">İlgili çalışma, dijital çağda eğitim sistemlerinin algoritmalar ve yapay zekâ bağlamında geçirdiği dönüşümü incelemeyi amaçlamaktadır. Eğitimde “algoritmik kültür” kavramı ele alınarak bu kültürün öğretim ve öğrenme süreçlerini nasıl biçimlendirdiği tartışılmaktadır. Çalışma, algoritmaların eğitimciler ve öğrenciler üzerindeki sosyal ve bilişsel etkilerini irdelemekte, özellikle Duolingo örneği üzerinden yapay zekâ uygulamalarının sunduğu potansiyel fırsatlar ve beraberinde getirdiği riskleri değerlendirmektedir. Araştırma, literatürün sistematik bir biçimde doküman analizi yöntemiyle incelenmesi yoluyla gerçekleştirilmiştir. Bulgular, yapay zekâ destekli eğitim uygulamalarının kişiselleştirme, erişilebilirlik ve verimlilik açısından önemli katkılar sağladığını; ancak insan merkezli eğitimin önemini gölgede bırakabilecek etik sorunlar ve pedagojik özerklik üzerinde tartışmalı etkiler barındırdığını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda çalışma, dijitalleşen eğitim dünyasında eleştirel bir perspektif geliştirmek isteyen eğitimcilere ve politika yapıcılara rehberlik etmesinin yanı sıra, Duolingo örneği üzerinden sunduğu somut analizlerle literatüre özgün bir katkı sağlamaktadır.</span></p> 2025-09-28T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2025 Socrates Journal of Interdisciplinary Social Researches